Dijitalleşme ve dijital dönüşümden bahsederken, her zaman odak noktamız kurumlar oluyor.
Ancak biliyoruz ki, bu kurumları oluşturanlar, insanlar!
Peki, kurumlar bu derece hızlı ve etkin biçimde, dijital dünyada yer almaya çalışırken, kişiler yani bizler ne yapıyoruz?
Geçen gün, bir üniversite öğrencisi ile konuşurken, teknolojiden korktuğundan bahsetti. Ve teknolojinin içinde olmasının gerekli olup olmadığını sorguladı.
O zaman, hem üniversite öğrencilerimize, hem yeni mezunlara hem de şu anda iş dünyasının içerisinde olan tüm çalışanlara soruyorum.
Teknolojinin bu kadar içinde olmamız gerekiyor mu?
Bireysel olarak, dijitalleşmemiz şart mı?
Öncelikle bireysel dijitaleşmeyi çok kısa açıklamak gerek.
Aksi halde, dijitalleşmeden,"kod yazma" becerisinin anlaşılması mümkün olabilir. Bu tür bir tanım da, kişilerin gözünü oldukça korkutabilir.
Yapılan araştırmalara göre, dijital beceriler üç grupta toplanmaktadır.
İlki, temel dijital okuryazarlık becerileri dediğimiz; her vatandaşın “dijital okuryazar” olması için gereken becerileri ifade ediyor. Bunlar, temel internet aramalarını yapmak ve iletişim kurmak için dijital uygulamaları kullanmak gibi temel işlevleri yerine getirmek için gerekli becerilerdir. Mesajlaşma uygulamalarından, sosyal medya platformlarında hesap açıp, eş ve dost ile haberleşmeyi, temel dijital beceri olarak nitelendirebiliriz.
Artık “baby boomer” kuşağından da önceki nesiller bile bu temel becerilere sahip oldular. Aksi halde annelerimizden, "gelirken ekmek al" mesajını alamazdık.
İkinci gruptakiler ise genel iş gücü için gerekli olan dijital beceriler.
Bir iş yerinde ihtiyaç duyulan uygulamaların kullanımıyla bağlantılı becerilerdir. Bu beceriler, sektörlerine göre değişkenlik gösterir.
Bu becerileri; bir mimarın çizim uygulamalarını, bir eğitmenin ofis programlarını, bir insan kaynakları uzmanının şirketinde kullanılan insan kaynakları uygulamasını bilmesi ve kullanması, bir grafik tasarımcısının grafik tasarımı ile ilgili uygulamaları veya bir cerrahın, ameliyatını kolaylaştıracak teknolojik aletleri kullanabilmesi gibi örnekleri çoğaltabiliriz.
Üçüncü gruptakiler ise, bilişim teknolojileri meslekleri için gerekli olan dijital becerilerdir.
Yeni dijital teknolojilerin gelişimi ile bağlantılı dijital becerileri ve yeni ürün ve hizmetleri kapsar.
Yukarıdaki iki grubun kullandığı teknolojilerin, tasarımcıları ve yaratıcılarıdır.
Bu gruplama, dijital becerilerin neler olduğunu anlamamıza yardımcı olduğu gibi; kariyerimize vermek istediğimiz yöne uygun şekilde, dijitalleşme seviyemizi belirlememiz açısından da yardımcı olacaktır.
Artık gelelim asıl sorumuza, bireysel olarak dijitalleşmemiz şart mı?
Kariyerinizi şekillendireceğiniz yol, bu yolda kazanmak istediğiniz maddi ve manevi kazançlar, bu soruya yanıt verecektir sanıyorum.
Nasıl mı?
Yapılan araştırmalara baktığımızda; bireysel olarak dijitalleşmenin en önemli avantajı, işe girişlerde diğer adaylar ile aranızda yaratacağı farktır. .
Şöyle ki, düşük bilgi ve beceri isteyen işlerin %75’inde, adaylardan çeşitli dijital becerilere sahip olmaları beklenmektedir. Bu beklenti, yüksek bilgi ve beceri isteyen işler söz konusu olduğunda, %83’e çıkmaktadır.
Bu hesaba göre eğer, dijital becerileri olmayan bir beyaz yakalıysanız, işe girme ihtimaliniz %17 demektir.
Bu dijital becerileriniz sadece işe girerken değil, ücret aralığınız belirlenirken de önem kazanmaktadır.
Yine araştırmalar diyor ki; düşük bilgi ve beceri gerektiren bir pozisyonda; dijital becerilere sahip olan kişi, diğerinden %19 daha fazla ücret alabiliyor.
Eğer bilgi ve beceri seviyesi yüksek bir beyaz yakalıysanız, bu oran %33'lere kadar çıkıyor.
İşe girmek ve yüksek maaş almak dışında, çok daha önemli bir konu var. O da işte kalmak!
Eğer, temel dijital becerileriniz yoksa, işten çıkarılacaklar listesinin en başına yerleşebiliyorsunuz.
Kurumlar artık, temel bazda, basit mesajlaşmalarda bile zorlanan, ihtiyaç duyulan temel yazılımları kullanamayan çalışanlar ile yol almak istemiyorlar. Elbette gerektiğinde eğitimler veriyorlar ancak "excel, hani şu içine rakamlar yazılan şey mi” diyenle de, hız ve rekabet dünyasında yol almak mümkün değildir.
Eğer yüksek bilgi ve beceri gerektiren bir pozisyonda beyaz yakalı olarak çalışıyorsanız, temel ve genel iş gücü için gerekli becerilere sahip değilseniz, işten çıkarılma ihtimaliniz %51'i buluyor. Düşük bilgi ve beceri isteyen işlerde ise bu oran %80'lere kadar çıkıyor. Bu da bize hali hazırda çalıştığımız iş yerlerimizde, teknolojiye ayak uydurmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Özetle, günümüzde kariyerlerimiz; dijital becerilerden ayrı bir yolda ilerlemeyecek. Ve hangi pozisyonda, hangi bilgi ve beceri seviyesine sahip olursanız olun; teknolojinin getirdiklerini fırsat olarak değerlendirip, kendinizi teknolojinin olası tehditlerinden koruyabildiğinizde, geleceğin avantajlı çalışanları olacaksınız.
O halde, yeni bir işe girmek veya iş değiştirmek isteyen veya hali hazırda çalışan okuyucularıma, üzerinde düşünmeleri için, birkaç koçluk sorusu sorarak yazımı sonlandırmak istiyorum;
• Kariyer hedefiniz nedir?
• Bu hedefinize ulaşabilmeniz için gerekli olacak teknolojik çözümler nelerdir?
• Bu çözümlere hayatınızda ne kadar yer veriyor ve yenilikleri takip ediyorsunuz?
• Bireysel dijital dönüşümünüz için neler yapıyorsunuz?
Unutmayın, teknoloji, ruhu olmayan bir araçtır. Bu araca ne kadar hakim olursak, o kadar kontrol altında tutmuş oluruz.
Evrim Funda İnkaya Horoz
Bilin Akademi Kurucusu